Yazmak Üzerine

Yazmak Üzerine

İnsanların duygu, düşünce ve iletmek istedikleri mesajları kalem aracılığıyla kağıda dökme eylemine yazmak diyoruz. Yazma eyleminin en önemli amaçlarından birisi insanın kendisini ifade etme ihtiyacıdır. Sözlü olarak kendisini ifade edemeyen nice insan bazen şiirle, bazen mektupla, bazen küçük notlarla bazen denemelerle bazen de günlüklerle duygu ve düşüncelerini aktarabilirler. Bu aşamada yazının en büyük motivasyonu insanı rehabilite etmesidir.

İnsan kendisini ifade edemediği zaman zindana atılmış bir mahkûm gibi daralır. İçindeki duygular, düşünceler ona baskı yapar. İşte baskılanmış duygularla yaşayan insan ruhsal açıdan kendisini kötü hisseder. Okyanusta karanlık bulutların yağdırdığı yağmurlu bir havada büyük dalgaların arasında kalmış bir gemi gibi hayatın içinde sarsılır durur. Bir limana ihtiyacı vardır.

İşte yazmak insanın bu boğulmaya yüz tuttuğu duygu dünyasında kendisini rahatlatacak bir limandır.

Öyleyse yazmak nedir sorusunu birkaç noktadan açıklamaya çalışalım.

Birincisi, duygu ve düşüncelerin bulunduğu kaplarda (akıl ve kalpte) taşması sonucu kalemin büyük bir şevkle kağıda dokundurduğu buselerdir.

Kalemin kağıda her dokunuşu bir sevgi busesidir.

Bu içeride sıkışmış duygular sonucu yazma eyleminde geçerlidir. Çünkü kişi bu şekilde rahatlamaktadır. Gönlündeki sıkıntılar boşalmaktadır. Bu şekilde insan rehabilite olmaktadır. Bunun için psikolojik sorunu olan insanlara yazma eylemiyle rahatlama imkânı verebiliriz.

Aslında Sait Faik’in “Yazmasam deli olacaktım” sözü tam da burada bir anlam ifade etmektedir. Yazmak duyguları boşaltarak insanın derin bir nefes almasıdır.

Cahit Zarifoğlu ise yazının bu aşamasına farklı bir açıdan bakmaktadır: “Yazmak dediğimiz dehşetli olayın kolaylaştıran bir yanı da var; acılarını azaltıyor…”

Franz Kafka ise yazmanın kendisini iyileştirmesini şöyle ifade ediyor; “Evet ruhum daralıyor, bazen hayatım çekilmez oluyor ama her şeye rağmen yazmak iyi geliyor bana.”

Yazmak bir nevi psikolojik açıdan rehabilite yöntemidir.

İkinci adımda ise yazmak; kaynayan duygu ve düşüncelerin bir nehre dönüşerek okyanusa kavuşma arzusudur. Ya da kendini bulmaktır.

Yazı bir duygu ve düşünce ürünüdür. Düşüncesi olmayan birinin yazacak bir şeyi de olmaz. Yazı düşünceyle disipline kavuşur. Duygular coşkun bir nehir ise düşünce barajdır. Onu insanlığın faydasına sunan bir devinimdir. Yani duygular akıl ile belli bir hedefe odaklanır.

Fransız felsefeci, eğitimci, yazar Emile Chartier; “Düşünme yazma sanatının ilk adımıdır,” diyerek düşünmenin yazmayla ilgisini açıklamaktadır.

İşte bu şekilde yazıyla kendini ifade etmeye başlayan insan artık kazandığı öz güvenle duygu ve düşünceleriyle nasıl yol alçağının haritasını oluşturmaya başlaması gerekir. Rene Descartes; “Düşünüyorum o halde varım,” sözüyle varlığın düşünmeyle alakasına dikkat çekmektedir. Yazmak da düşünme eyleminin sonucunda gerçekleşen onurlu bir sonuçtur.

Düşünen insanlar kendilerini ifade etme ihtiyacı hisseder. Bu açıdan yazmak bir varoluş eylemidir.

Üçüncü adımda yazmak ise aynı zamanda insanın içinde bulunduğu toplumu okuması yorumlaması ve onunla ilgili bir kanaat belirtmesini sağlar. Çünkü yazmak sorumluluk isteyen bir iştir. “Yazmak da okumak da sorumluluk ister.” diyen ismet Özel aslında sorumsuzca yapılan hiçbir işin anlam ifade etmeyeceğini belirtmektedir. Yani iş olsun diye yazmak yazarlık sorumluluğuyla uyuşmaz. Yazar, hayata söyleyecek sözü olan insandır.

Toplumsal yapıdaki yaraları, kültürel anlamdaki yozlaşmaları ve yönetimdeki haksızlıkları adalet süzgecinden geçirerek toplumu inşa etme eylemidir bir nevi yazmak. Toplumsal sorunlara karşı duyarlılık bilinci yazma eylemini onurlu kılan bir unsurdur.

Ancak zalimlerin oyuncağı haline gelmedikçe yazmak onurlu bir eylemdir.

“Durum, tüm doğruları söylemeyi ve ona göre davranmayı gerektirdiği zaman susmak, alçaklıktır,” diyen Gandi onurlu eylemin ne olduğunu gayet açık bir şekilde dile getirmektedir. Onun, bunun değil, senin benim değil kimin aleyhine olursa olsun doğruları dile getirmek ve hakkı ayakta tutmak yazmak eyleminin en önemli ilkesidir.

Evet yazmanın onurlu bir eylem olmasından bahsetmiştik. Yazı düşünen bir aklın, hisseden bir kalbin ürünüdür. İçinde yaşadığı toplumdaki yanlışlara, haksızlıklara, yozlaşmaya karşı sessiz kalamayan bir sorumluluk bilincinin doğurduğu asi bir çocuktur yazmak. Ancak bu çocuğun saf kalabilmesi için herhangi bir menfaat veya beklentiyle büyütülmemesi gerekir. Aksi taktirde zulmün memesinden süt emerek büyüyen bir çocuğun söylemi adalet eksenli olmayacaktır.

Kırık kanatlar kitabında; “Baskı ve haksızlık karşısında başkaldırmadan dayanan, masumların kıyımında cellatların suç ortağı değil midir?” diye soran Halil Cibran onurlu eylemin haksızlık karşısında sessiz kalmamak olduğunu açıkça belirtmektedir.

Göbeğinden bağlı olduğun bir sistemle göbek bağını koparmadan ona karşı yazma ve konuşma cesareti gösteremezsin.

Dördüncü adım yazının geçmiş ve gelecek arasında bir köprü oluşudur. Geçmişe aidiyeti koparmadan, şimdinin realitesine göz kapatmadan, geleceğin ışığını söndürmeden yazmak içinde yaşadığın topluma ve medeniyete karşı büyük bir sorumluluktur. Albert Camus “Yazarın amacı; medeniyetin kendi kendisini yıkmasını önlemektir,” diyerek aslında medeniyete karşı yazarın sorumluluğuna vurgu yapmaktadır. Kendi medeniyetine düşman olan bir yazarın içinde yaşadığı topluma vereceği bir şey olamaz. Çünkü o duygu ve düşüncesiyle yabancılaşmıştır. Bu hususta Bilge insan Aliya İzzetbegoviç’in sözü hatırlanmaya değerdir; “Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.”

Yazmak doğduğun, içinde büyüdüğün, beslendiğin medeniyetin yozlaşması karşısında bir direnç göstermektir. Onu ayakta tutmak için değerlerini kökü derinlerde, dalları göklerde sağlam bir ağaç gibi yetiştirmek için kalemle yazı toprağına gömmek gerekir. Yazı düşünce tohumunun ekildiği topraktır. Bu tohum zaman içinde yeşererek geleneği, medeniyeti, kültürü geleceğe taşıyacaktır. Yani yazmak bir nevi aydınlanma ve aydınlatmaktır. Medeniyeti ayrık otlarından temizlemektir.

Seyit Ahmet Uzun

Sosyal Medyada Paylaşın

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir