Şehit Komutan Yahya Sinvar
Siyonistlerin, Han Yunus Kasabı olarak andıkları Yahya Sinvar yürüyen bir şehitti. Gazzelilerin ilk öğrendiği kelime şehadetti. Hem de Gazze’nin dışında yaşayan tatlı su Müslümanlarının edebiyatını yaptığı şehadeti onlar kanlarıyla tarihe kazıyorlardı.
Siyonistler neden ona Han Yunus kasabı diyorlardı? Muhbir, ajan, köstebek, Siyonistlerin köpekliğini yapanları tespit edip gereken cezayı kestiği için bu lakapla anılıyordu. Lakabının hakkını da veriyordu maşallah.
29 Ekim 1962 de Han Yunus’ta dünyaya gelen komutan çocukluğunu burada büyük bir yoksulluk içinde geçirmiştir. Babasının Filistin için savaşa gitmesinin ardından kardeşleri ve kuzenleriyle ‘Hükümet’ dedikleri anneleri ilgilenmiştir. Hayatını okuduğumda bir annenin dirayetinin ne kadar önemli olduğunu çok iyi gördüm. Gerçekten de hükümet gibi bir annesi varmış.
Yahya Sinvar hafızdı. Hafız ve şehit…
Kur’an, onun için bir yaşam tarzı, gaye ve ufuktu. Sürekli tekrarlanan ilahi nağmeler bütünü değildi. Diken ve karanfil isimli romanı, zindan hatırasıdır. Kendi şahsında Filistinlilerin yaşadığı zorlukları, zulümleri bütün açıklığıyla gözler önüne serdiği bir kitaptır. Zindan onun için ciddi bir medreseydi. İbraniceyi de bu medresede öğrenmiştir.
Romanından öğrendiğimiz kadarıyla dindar bir ailede yetişmemiştir. Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat’a gençliğinde hayrandır. Çocukluğundan beri devrimci bir kişiliği vardır.
İslami harekete abisi Hasan’ın Şeyh Ahmet Yasin ile tanışmasından sonra adım atmıştır. Şeyh Ahmet Yasin ile 1985’te tanışır. Güce karşı gücü, silaha karşı silahlı mücadeleyi savunan Yahya Sinvar, Şeyh Ahmet Yasin’in yanında yetişmiş korkusuz bir cengaverdi.
İlk eğitimini mülteci kampında Han Yunus Erkek Ortaokulunda tamamladıktan sonra Gazze İslam Üniversitesinde Arap Dili ve Edebiyatı bölümünü okudu. Sinvar üniversite yıllarında Müslüman Kardeşler teşkilatının (İhvan’ın) Filistin’deki öğrenci kolu olan İslami Blok’un aktif bir üyesiydi. Yürüttüğü faaliyetlerden dolayı adı üniversitede ön plana çıkıyordu. Daha gençliğinde Gazze İslam Üniversitesi Öğrenci Konseyi’nde Teknik ve Spor Komitesi Genel Sekreterliği yaptı. Daha sonra başkan yardımcısı ve nihayetinde Başkanı oldu.
Keskin zekâsı, çelik gibi iradesiyle dikkatleri üzerine çeken Sinvar defalarca Siyonist rejimin takibi sonucu zindana atılmıştır.
Yahya Sinvar 1982 yılında Siyonistlere karşı yürüttüğü faaliyetlerden dolayı 19 yaşında tutuklandı. Fara hapishanesinde bir müddet kaldı.
İman damarlarında bir ateş olduğundan Filisin davası için yanıyordu. Artık zindan onun karargahıydı. 1985’te tekrar tutuklandı. Zindan Filistin sevdalılarının istişare mekanıydı. Sinvar burada birçok alim, mücahit, aktivist, solcu Filistinliyle tanıştı. Teşkilatçı bir kişiliğe sahip olan Sinvar 1987’de Hamas’ın gizli yapılanması sayılacak Munazzamat al Cihad wal dava (Macd) adlı örgütü kurdu. Bu sırada 25 yaşındaydı.
Bu çalışmalar Siyonist rejimin hiç de hoşuna gitmiyordu. Çünkü örgüt İsraillerle işbirlikçileri yakalayıp cezalandırıyordu. Siyonist rejimin ondan duyduğu en büyük rahatsızlık kendileriyle iş birliği yapan hainlere karşı acımasız tutumuydu. Onun için hainler merhameti hak etmiyordu. Sinvar, iş birliği yaptığından şüphelendiği Filistinlileri öldürmesiyle ünlendi.
1989’da iki İsrail askerinin ve işbirlikçi dört Filistinliyi öldürmesi üzerine dört kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm oldu. Sinvar’ın hapishane hayatı da çok hareketli geçiyordu. Onun gibi birinin uslu bir çocuk gibi zindanda oturmasını beklemek akıl karı değildi. Tutuklu bulunduğu hapishanelerde Hamas mahkumlarının yüksek liderlik organının liderliğini üstlenerek birçok eyleme imza atmıştı. 1992, 1996, 2000 ve 2004 yıllarında hapishanelerdeki açlık grevlerini organize etmiştir. İki defa kaçamaya çalıştığı hapishanelerde dört yıl hücre cezasına çarptırıldı.[1]
2004 yılında namaza kalktığında dengesini sağlayamıyordu. Diş Hekimi Yuval Bitton beynindeki bir urdan şüphelenerek hastaneye kaldırılmasını istedi. Sonoka Tıp Merkezinde İsrailli cerrahlar bu ölümcül tümörü ameliyat ettiler. Sinvar kendisiyle ilgilenen Müslüman görevliye o diş hekimine teşekkür ve minnetini belirtmesini istedi. Aslında Siyonistler onu çok sevdiği için değil belki de ondan yararlanmak için ona şirinlik yapmak istediler. Çünkü İsrail ordusunda subaylık yapan Dr. Ahron Bregman’ın verdiği şu bilgi onunla ilgili hesaplar açısından dikkate değerdir; İsrailliler onu yıllarca bir işbirlikçi olarak işe almaya çalıştılar ve ona büyük teşvikler teklif ettiler.[2] Bu teklifler karşılıksız kalınca 2011 yılında Vefa el- Ahrar anlaşmasıyla Hamas tarafından esir alınan İsrailli asker Gilad Şalit’in serbest bırakılması karşılığında 2011 yılında özgür kaldı.
Yahya Sinvar hapishane hayatı için şunları söylüyordu; Hapishanelerin bizim için bir mezar olmasını istiler. Emelimizi, kararlılığımızı ve bedenlerimizi öğütmek için bir değirmen… Ama Allah’a şükür, davamıza olan inancımızla hapishaneyi ibadethanelere ve eğitim akademilerine dönüştürdük.
Teşkilatçı yapısıyla öne çıkan Sinvar 2013 yılında Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki Siyasî Bürosu’na seçildi velakin asıl işi hâlâ iç güvenlikti. Bu yöndeki en ünlü icraatı 2015’te Kassam Tugayları’nın Zeytun Taburu’nun komutanı Mahmud İştivî’yi zimmetine para geçirmek ve eşcinsellik suçlamasıyla gözaltına almasıydı. İştivî, Ağustos 2014’te İsrail tarafından evleri bombalandığında Vidad ve Ali Deyf’in katline yol açan bilgileri İsrail’e vermekle de suçlanıyordu. İddialara göre Yahya Sinvar, bu işbirlikçinin tüm deşifre sürecini ve infaz edilişini bizzat yönetmişti.
2015 yılında ABD kendisini uluslararası terörist olarak tanımladı. İsrail de Sinvar’ı Gazze şeridinde “Suikast düzenlenmek için arananlar” listesine ekledi.
2017’de Haniye’den devraldığı görevle Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı seçildi. Cesur ve gözü karalığına örnek olarak 27 Mayıs ‘2021’de bir basın toplantısında İsrail Savunma Bakanını toplantı sonrasındaki bir saat içinde kendisine suikast yapmaya davet etti. O bir saat boyunca halkın arasında dolaştı.
31 Temmuz 2024’te İsmail Haniye’nin şehit edilmesinden sonra Hamas’ın lideri oldu. 7 Ekim Aksa Tufanının beyni olarak kabul edilen Sinvar güce karşı güç felsefesini benimseyen bir liderdi. Zalimlerin ancak güçten anlayacağını savunuyordu. Bu görüşünün isabetli oluşunun göstergesi ise bir yıldan fazla süren savaşta binlerce Filistinliyi şehit etmelerine rağmen siyonizmin hala kesin galibiyetini ilan edememesidir. Oysaki 1967’de Arap Birliği tarafından başlatılan savaş sadece altı gün sürmüştü.
BBC’ye göre Yahya Sinvar’ın Hamas lideri olarak seçilmesi bir dönemin sonu ve yeni daha aşırı bir dönemin başlaması anlamına geliyordu.
Siyonistler onun bu duruşunun Filistin halkına ve Filistin sevdalılarına büyük direniş gücü verdiğini gördükleri için yarım kalan işlerini bitirmek için daha fazla plan yapmaya başladılar. 16 Ekim 2024 tarihinde İsrail ordusu ile girdiği çatışmada şehit oldu. Çatışma onun kararlılığının, azminin, inancının en önemli göstergesiydi. Son nefesine kadar çarpışan Sinvar kopmuş koluna rağmen mücadeleye devam etmiştir.
Davasına şahit olarak yaşayan Sinvar, Rabbinin rızası yolunda şehit olmuştur. Şu sözler onun ölüme nasıl baktığını göstermesi açısından oldukça önemlidir.
“Düşmanın bana vereceği en büyük hediye beni öldürmektir. 59 yaşındayım. Kalp krizi, korona ve felç ile ölmektense şehit olarak ölmeyi tercih ederim.”
Kitabındaki şu bölüm sanki onun ölüm anını anlatıyordu:
“Hoparlörden İmad’a seslendiler; “Teslim ol! yerini belirledik, direnmenin faydası olmaz,” diyorlardı. İmad gülümsedi ve şu beyitler döküldü dudaklarından:
“Hangi gün ölümden kaçayım ki
Takdir edilmediği gün mü yoksa takdir edildiği gün mü?
Takdir edilmediği gün korkmama gerek yok ölümden.
Takdir edilmiş günde ise tedbirin faydası olmaz.”
Belinden tabancasını çekti ve namluya kurşunu sürdü… İmad, evin çatısında yerinden fırladı ve ateş etmeye başladı. Allah’u Ekber, Allah’u Ekber…” diye haykırıyordu.”[3]
Entelektüel yönü;
Bir çevrim içi programdan yararlanarak İbraniceyi öğrendi. İsrail gazetelerini takip ederek düşmanın bakış açısını anlamaya çalışıyordu. Şin bet şeflerinin otobiyografilerini inceledi. Carmi Gilon’un parçalar Arasında Şin Bet kitabını Arapçaya tercüme etti. 1992 yılında “İsrail Partileri” adındaki tercümesiyle siyonistlerin siyasi düşüncelerini tanımaya ve tanıtmaya çalıştı.
“Hamas; Deneme ve Yanılma” kitabı ise hareketin tecrübelerine dair gözlemlerini içeriyordu. İzzet adlı kitabı ise Şin Bet’in yöntem ve karşı yöntemlerini ele alıyordu.
Şin Bet kitabının yanında İsraillilerin hem psikolojik hem de fiziksel olarak acımasız olan soruşturma yöntemlerini belgeleyen 2010 tarihli Mecd isimli kitabı yazdı. Tek romanı olan Diken ve Karanfil’de zindan hatırasıdır.
Seyit Ahmet Uzun
Kaynaklar:
wikipedia.org/wiki/Yahya_Sinvar
Diken ve Karanfil- Ekin Yayınları
[1] https://www.fokusplus.com/portre/yahya-sinvar-hamasin-yeni-lideri-ve-israilin-bir-numarali-dusmani
[2] https://www.mucerret.com/portre/kurt-yalniz-degildi-ve-artik-sehit-bir-lider-yahya-sinvar/
[3] Yahya Sinvar-Diken ve Karanfil sf. 398