SAVAŞ SANATI

SAVAŞ SANATI

Sun Tzu- Türkiye İş Bankası yayınları

Sun Wu ve Sun Zi olarak da bilinen yazarın bu kitabı insanlık tarihinin en eski ve üzerinde en çok durulan strateji kitabıdır. M.Ö. 6. Yüzyılın ortalarında doğduğu düşünülen yazar kitabını on üç bölüm halinde yazmıştır. Ve kitap Çin tarihinde “Yedi askeri klasik” arasında önemini korumaktadır. Her bölümde savaş stratejisinin ayrı bir yönünü ele alarak zafere giden yolları işaret etmiştir.

Kitabın girişinde Wu hükümdarı He Lu, savaş sanatıyla ilgili bir talim istediğinde saray kadınlarıyla denemeyi yapar. Bu talimde Sun Tzu; “Talimatlar açık değilse, emirler anlaşılmıyorsa bu komutanın suçudur. Fakat talimatlar ve emirler açık ve net olduğu halde uyulmuyorsa bu takım komutanlarının suçudur. Öyleyse sağ ve sol takım komutanlarının kellerini istiyorum.” diyerek emirlere uymayan takım komutanlarının idamını ister ve ettirir.

Savaşta, toplu yaşam yerlerinde uyulmayan kurallar anarşiyi, bozgunculuğu ve beraberinde yenilgiyi getirecektir. Sun Tzu kurallara uymayan iki komutanın kellesini aldıktan sonra verilen emirlerin büyük bir titizlikle yerine getirildiği görülür.

Bu olay bana Yavuz Sultan Selim’in çöl yolculuğunda çok sevdiği paşalardan birisinin askerlerin yorulduğunu, geri dönmek istediklerini söylediğinde onu anında infaz ettirmesini hatırlattı. Savaşa giden yolun en meşakkatli anında komutanın dirayetsizliği düşmanın istediğini verecek ve düşük moral motivasyonuyla dönerken güçlü düşman askerleri tarafından telef olacaklardı. Ancak komutanın gösterdiği dirayet askerle disiplin, güç ve savaşma azmi vermektedir. Bunu o yolculukta da gördük.

Dirayetli olmayan komutan ordusuna hükmedemez.

Birinci bölüm “Hesaplama”dır. Sun Tzu bu bölümde komutanın beş konuyu hesaplaması gerektiğini belirtir.  1- Yol   2- Gök   3- Yer   4-Komutan    5- Kural

“Savaş kandırmacalı bir iştir.”  Sun Tzu , strateji olarak düşmanı yanıltıcı yaklaşımların zafere giden yolda önemli bir adım olduğuna vuru yaparken aklıma Hz. Muhammed’in (as) “Harp hiledir.” Sözü ve Hendek savaşında Müslüman olan Yahudi Nuaym bin Mesut’u iki düşman kuvvetini birbirine düşürmek için görevlendirmesi geldi. Gerçekten de savaşın en çetin yerinde bu hile savaşın sonucunu etkilemiştir. 

Savaşı askerlerden önce strateji kazanır. Bu kitap da bunu oldukça güzel açıklamaktadır.

Taktik aldırı bölümünde en dikkat çekici husus ise, düşmanın kalesini, memleketini savaşmadan ele geçirmenin önemine yaptığı vurgudur.  “Herhangi bir savaş stratejisinde maharet, öncelikle bir ülkeyi sağlam olarak ele geçirmektir. Yıpranmış bir ülke daha az yeğlenir.” Orhan gazi, başta Bursa olmak üzere birçok şehri saldırmadan ele geçirmiş ve muhkem bir memlekete sahip olmuştur. Savaştan sonra yeniden onarım ve inşa işine gerek kalmamıştır.

Komutanın dehası savaşmadan galip olmanın yolları üzerinde yoğunlaşmalıdır. Aslında bunu kişisel gelişimde de ele alabiliriz. Başta nefsimizle mücadele ve sevmediğimiz insanlarla karşı karşıya geldiğimizde uygulayacağımız bir yöntemdir. Bunun yolu da nefsimizi ve karşımızdaki kişileri tanımaktan geçmektedir. Zayıf yönlerimizi bilip güçlendirmek ve karşımızdakinin zayıf yönlerini bilip oradan yaklaşarak onu kazanmak bir stratejidir.

Duruş bölümü ise üzerinde özellikle durulacak ve düşünülecek bir konudur. Komutanın liyakati konumu seçmesiyle alakalıdır. “İyi savaşan biri kendini yenilmeyecek bir konumda tutar, düşmanın yenileceği fırsatı kaçırmaz.”

Sun Tzu bu tespiti yaparken aklıma belgesellerde vahşi hayvanların mücadelesi gelmektedir. Bir timsah ile kaplanın mücadelesinde her iki tarafta savaşı ortamını kendilerinin güçlü olduğu yere taşımak için çaba sarfeder. Timsah suya doğru çekerken kaplan karada kalmanın mücadelesini verir. Çünkü timsah suda, kaplan karada güçlüdür.

O halde iyi bir komutan savaşı, kazanacağı bir meydanda yapmaya özel gösterendir.

Zayıflık- güçlülük bölümü kitabın can alıcı noktasıdır. Burada iyi bir komutan, düşmanın zayıf yönünü görüp oraya yoğunlaşarak düşmanın nefesini kesebilir. Burada yaptığı başka bir tespit ise iyi bir komutanın düşman ordusunu vur kaç taktikleriyle farklı cephelere ayırıp onu güçsüz kılmasıdır. Böylece zayıflayan ordu güçlü saldırılarla parçalanabilir.

Sun Tzu zafere giden yolun düşmanı tanımaktan ve korkmadan yürümekten geçtiğini belirtmektedir.

Korku zaferin önündeki en büyük engeldir.

Talut, Calut’a karşı savaşırken kendilerinden çok daha güçlü olmasına rağmen kararlılığı, cesareti ve dirayeti sayesinde zafere ulaşmıştı. Düşmanı tanımakla beraber insanın kendisini de iyi tanıması gerekir. Komutanın emrine itaat eden kesin düşünceli askerlerle zafere ulaşılabilir.

Sun Tzu karargahın ve konumun önemine vurgu yaparken şu hususun altını çizmektedir.

“Askerlerini öyle bir yere konuşlandır ki, ölüm dışında hiçbir şey onlara geri adım attırmasın, ölümle bile karşılaşsalar geri adım atmasınlar.”

Bu yaklaşımı okuduğumda Tarık bin Ziyad’ın gemileri yakmasını ve askerlerine; “Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde ise deniz gibi düşman var. Seçim sizin. Ya ölüm ya zafer!” Böyle bir kararlılık, askerlerin konumu ve dirayet askerlere moral vererek onları zafere odaklamaktadır.

“Art niyetli yerel beyleri tanımadan onlarla güç birliği yapılmaz.” Bu yaklaşım tedbiri elden bırakmayan akılcı bir stratejidir. Birlikte yürüyeceğimiz insanları iyi seçmek hayattaki başarımız için önemlidir.

Düşmanla savaşta imkanları kullanmanın önemine dikkat çeken yazar ateş ve su gücünü örnek vererek orduyu savaşta galip getirecek unsurları kullanmanın gerekliliğini dile getirmektedir. Günümüzde ise siber saldırılar, iha ve sihalar çağdaş savaş imkanları olarak görülebilir.

Son bölümde ise casus kullanmanın önemi üzerinde durur. Her dönemin kendine özgü casusları vardır. Günümüz dünyasında ajanlar, gizli istihbarat ve özellikle internetin imkanlarıyla çok daha derin bilgilere ulaşılabilinir.

Komutan casusla düşmanı içten yıkacak imkana sahip olur.

Casus görevlerine göre isimlendirilir. “Yerel, düşmanın içinden, taraf değiştirmiş, ölü ve canlı casus.” Saldırılacak yerden casus temin etmek bölgeyi tanımak için önemliyken, düşmanın içinden casus edinmek orduyu tanımaya ve ona göre hareket etmeye zemin hazırlar. Taraf değiştirmiş casus bizim için çalışır. Ölü casus düşmanı yanlış yönlendiren, düşmanın içine sızmış casustur. Canlı casus ise düşmandan doğrudan bilgi getiren casustur.

Sun Tzu kitabında komutan, strateji, konum, hesaplama, liyakat, güç, kararlılık ve düşmanı özelliklerin üzerinde durarak düşmanla karşılaşacak hükümdarın bunları bilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Ben bu kitabı okuduğumda insanın bireysel anlamda da kendisini geliştirmesi noktasında istifade edebileceğini düşünüyorum. Kendisini geliştirmeyi düşünen insan ilk önce kendisini sonra da gelişimine engel olacak özellikleri iyi bilmelidir. Zayıf yönlerini güçlendirerek hedefine daha emin adımlarla ilerleyebilir. Bunun yanı sıra gelişimini engelleyecek ortamlardan olabildiğince uzaklaşarak olgunlaşma sürecine katkı sunabilir.

Başarı güçlü bir iradeyle gerçekleşir.

“İyi savaşanlar duruma bakarlar, kişilere (gelişigüzel) sorumluluk yüklemezler, duruma uygun adamı seçerler.”

“Askeri konuşlanış suyun duruşu gibidir, su yüksekten aşağıya doğru akar. Askeri konuşlanış da (düşmanın) güçlü tarafından sakınıp zayıf tarafına saldırmaktır. Su nasıl ki yerin şekline uyarak aşağı doğru akarsa savaş da düşmanın durumuna göre zaferi tayin eder.”

“Doğal koşulları riskli olan yerlerde konaklanmaz.”

“Ölüm kalım yerinde ise sonuna kadar savaşmak gerekir.”

“Askerini öyle bir yere konuşlandır ki, ölüm dışında hiçbir şey onlara geri adım attırmasın, ölümle bile karşılaşsalar geri adım atmasınlar.”

“(Art niyetli) yerel beyleri tanımadan onlarla güç birliği yapılmaz.”

Seyit Ahmet Uzun

Sosyal Medyada Paylaşın

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir