Kitap Yüklü Eşek

yazar:

kategori:

Kitap Yüklü Eşek Büyüklere Masallar

“Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu,

ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir.” (Cuma/5) Ayetten esintiler

Bir varmış başka hiçbir şey yokmuş. Allah her şeyi yaratmış yaratılışını güzel yapmış. Hikmeti de hikmeti yüklenecek onurlu varlıklara sorumluluk kılmış. 

Evvel zaman içinde zaman zaman içindeymiş bir ebleh eşek de bizim masalın içindeymiş. 

Bu kahramanımız uzun kulağı, yumuşak tüyleri, düğümlü kuyruğu ve en önemlisi de beyaz rengiyle dikkat çekici bir eşekmiş. 

Yani sizin anlayacağınız eşeklerin beyazlarındanmış. Onun için ormanda dikkat çeker, sözü dinlenirmiş. Beyazmış ya etkiliymiş. 

Bu beyaz eşek iyi anırırmış. Anırması ise ormanda güçlü hitabet olarak kabul edilirmiş.  Hele hele taşıdığı ciltli kitaplara bakan onu allameyi cihan sanırmış. Çünkü iki heybesinden taşıdığı ve yüklendiği kitapların isimleri çok iddialıymış. 

Adaletin ABC’si, Liyakat Felsefesi, Dürüstlük Abidesi, Zulmün Neticesi bunlardan bazılarıymış. 

Taşıdığı kitapların anlam büyüklüğünden başı dik yürür bir de kibirlenirmiş. Çünkü kitapların en iyisini, en güçlüsünü kendisi taşırmış.

Bu kibir onun hakkıymış. 

Beyaz Eşek bir gün sırtında kitaplarıyla ormanda yürüyormuş. O sırada karşısına nefes nefese bir koyun çıkmış. Eşeği durdurmuş, 

“Beyaz Eşek lütfen durur musun? Az ileride bir aslan benim arkadaşıma saldırdı. Onu parçaladı. Ben de onun pençesinden zor kurtuldum. Ne olur bunun hakkında taşıdığın kitaptaki adalet kitabına göre karar verir misin?”

Eşek olay yerine gitmiş. Aslanın  ağzında hâlâ koyunun kanı, pençelerinde eti duruyormuş. Koyunlar taşıdığı kitabın hakkını verir umuduyla Beyaz Eşek’in vereceği kararı umutla bekliyorlarmış. 

O sırada aslan güçlü şekilde bir kükremiş, pir kükremiş. Ağaçlar yerinden sökülmüş, dağlar sarsılmış. 

Bizim Beyaz Eşek ise içten içe bir titremiş pir titremiş. Ama iyi titremiş. 

Korku başa belaymış. Ağzı kanlı, pençesi etli, sesi güçlü aslan ona öfkeden kararmış gözleriyle bakıyormuş. 

Tabi Beyaz Eşek’in taşıdığı kitaplar güçlü bir kişiliğin ölçüsüymüş. Bunun için de onun bu zalimin karşısında dik duracağını sanıyorlarmış. Merakla onun kararını bekliyorlarmış. 

“Ey orman halkı! Aslan ormanın kralıdır. Koyun ise adı üstünde koyun. Güdülecek, yenilecek bir sürünün bireyi. Krallar için iki yasa vardır. Birincisi krallar her zaman haklıdır. İkincisi de kralların haksız olduğu durumlarda birinci yasa geçerlidir. Şimdi o koyunun aslanın av sahasında olması hataydı. İkincisi o koyun, aslanı ormanlar kralı seçenlerin arasındaydı. Dolayısıyla aslan hazretleri haklıdır. Afiyet olsun. 

Seçen seçtiğinin yaptıklarına katlanmalıdır. Bu kararı veren ben de aslanı ormanlar kralı seçmiştim. Şimdi nasıl ona karşı çıkarım?”

Koyunlar başlarını önlerine eğdi. Koyunlardı ya yine boyun eğdiler. Yenilmek, parçalanmak kaderleriydi. Orman, Kral Aslanındı. Onun ormanında, onun gözü önünde olmak suçtu. O ne yaparsa hakkı, ne söylerse doğruydu. Beyaz Eşek dersine iyi çalışmıştı. Taşıdığı kitaplar içinde Adaletin ABC’si vardı var olmasına amma bir de ormanın adı konulmamış yasaları vardı. Kitabın içinde çok önemli sözler yazılıydı. Eşek onları çok iyi biliyordu. 

“Hiçbir orman hayvanı ormanın yasalarından üstün değildir. Adalet, bütün hayvanların yasa karşısında eşitliğiyle mümkündür.”

Bu yasa kitap yüklü Beyaz Eşek’in gözlerinin önünden geçti. Okuduğu bir yasaydı. Bunu da çok iyi biliyordu. Ama korkusu bilgisinin önüne geçince adalet sönük bir güneşe dönmüş. 

Ama menfaati, aslandan beklentisi bilgisinin önüne geçince adalet ölü doğan bir bebeğe dönmüş. 

O sırada koyunların içinden çıkan bir Kara Keçi Beyaz Eşek’in karşısına geçmiş. 

“Sen Bilge Eşek! Nasıl böyle bir karar verebilirsin? Geçenlerde bize okuduğun Adaletin ABC’si adlı kitapta şöyle yazmıyor muydu?

Hiçbir orman hayvanı ormanın yasalarından üstün değildir. Adalet, bütün hayvanların yasa karşısında eşitliğiyle mümkündür.”

Bu yasaya göre her hayvan her yerde gezebilir. Bu asla bir başka hayvanın bu Kral Aslan bile olsa engelleme hakkı yoktur. Sen nasıl böyle bir karar verebilirsin? Bize bu kuralları okurken kendin ona göre karar vermiyorsun! Yazıklar olsun sana Beyaz Eşek!”

Beyaz Eşek bir anırmış pir anırmış. Kara Keçi karşısında şaşkınlıktan kala kalmış. 

“Ey Kara Keçi ya sus ya da defol bu ormandan. Kral Aslan’ı yargılamak kimin haddineymiş. Koyunlar koyunluğunu, keçiler keçiliğini bilecek. Yani herkes yerini bilecek. Adalet bütün hayvanların yasa karşısında eşitliğini değil, her türün kendi içinde bütünlüğünü esas alır. Krallar ayrı, çakallar ayrı, tilkiler ayrı, tavuklar, koyunlar, tavşanlar ayrı yasaya tabidir. Eşitlik, adalet her hayvan topluluğunun kendi içinde anlamlıdır. Şimdi sus yoksa sen de keçiler yasasına göre yargılanırsın.”

“Öyle bir yasa mı var? Göster bakalım!”

Bunun üzerine Kral Aslan bir kükrermiş pir kükremiş. Beyaz Eşek hemen önündeki Adaletin ABC’si kitabını çıkarmış. Söylediği bölümü okumaya başlar. Kara Keçi sayfaya bakar gerçekten de öyle yazmaktaymış. Ancak üstü çizili yerleri görünce şaşkınlıktan gözleri fal taşı gibi açılmış. 

“Üstü çizili yerler, oraları niye okumuyorsun? Kim çizdi oraları?”

‘Yeni yasa Kral çok yaşa! Sen hâlâ bunu anlamadın mı man kafa? Artık kralımız ne söylerse adalet odur! Kralımız ne yaparsa hak odur.  Bunu anlamayana yaşama hakkı yoktur.”

Kara Keçi işin neticesinin nereye varacağını kestirmiş. “Baş kestirmektense adaletin kesilmesi yeğdir,” diyerek oradan uzaklaşmış. 

“Koyunlar da kendi adaletini arasın canım! Ben canımı yerde mi buldum. Bana dokunmayan Kral bin yaşasın!” 

Beyaz Eşek, Kral’ın dokunulmazlığına adalet kılıfı bulmanın sevinciyle yüksek sesle anırmış. Kraldan bir lütuf olarak bir balya saman hanesine yazılmış. 

Seyyit Ahmet UZUN

  

Sosyal Medyada Paylaşın