İnsanı Yücelten Adalet

yazar:

kategori:

İnsanı Yücelten Adalet

Gece sessizdir. Mum ışığında secdeye varmış bir alın vardır. Secde kulluğun Allah’a ait olduğunun en önemli göstergesidir. Alnını secdeye koyan bir insanın zulüm olacak her şeyden kaçınması inancının en önemli gereklerindendir.

Pencereden içeriye sızan ay ışığıyla buluşan alın miracı yaşamaktadır. Usulca başını kaldırır. Ellerini açar ve dua eder.

“Allah’ım bu hakimlik makamı adaletin terazisidir. Beni haksızlık olacak her türlü işten muhafaza eyle.”

Selim ellerini yüzüne sürer ve gece namazını kılmanın huzuruyla yatağına girer.

Uykusu ibadettir hükmü adalet üzere olanın.

Biraz sonra bir atın üzerinde doludizgin gitmektedir. Zaman ikindi vaktini biraz geçmektedir. Güneş tepelerin ardına doğru çekilmektedir. Atının yorulduğunu fark eder. Önünde bir şelale vardır. Durur. Atını salıverir. At doğruca suya ilerler. Kendisi de bir ağacın altına oturup şelaleyi izler.

“Selamün aleyküm adaletli hâkim!”

Sesin geldiği tarafa bakar. Tanımadığı ama ilk bakışta kalbinin ısındığını hissettiği beyaz sarıklı, kır sakallı, güler yüzlü, bilge olduğu her halinden belli olan bir adam karşısında durmaktadır. Şaşkınlığı geçer geçmez hemen selamı alır. Çünkü selam, veren kişinin emin ve güvenilir olduğunu veren kişiden zarar gelmeyeceğini belirten bir iman eylemidir.

“Ve aleyküm selam bilge insan! Hoş geldiniz. Birden ortaya çıkınca korktum.”

“Korkulacak şey birden ortaya çıkanlar değil, hüküm verirken adaleti kaybetmektir. Sen bir hakimsin. Kararların insanların hayatını etkileyecektir. Adaletten ayrılma evlat.”

Selim bu bilge sözleri duyunca onun da hakimlik makamında söz söyleyen biri olduğunu ve ondan ders alması gerektiğini anladı.

“Efendim yaşadığınız ve benim de ders alabileceğim ibretlik hikayeleriniz var mı acaba? Sizi manevî hocam olarak almak isterim.”

Bilge o esnada bir serçenin omzuna konduğunu fark eder. Hafifçe yumuşak kanatlarını okşar.

“Evlat sana iki kıssamı anlatayım. Bir gün ne diyeceğini bilmez bir halde bir adam geldi. Korkuyordu. Adalet makamının korku değil güven makamı olduğunu söyledikten sonra niçin geldiğini sordum. Bana, bir at satın aldığını ancak hasta olduğunu öğrenince hemen geri vermek istediğini söyledi. Ancak sahibinin almayacağından endişe ettiği için İlk önce kadılık makamına başvurmak istemiş. Ama o esnada ben makamda olmadığım için atı geri verememiş. Bu durumda ne yapması gerektiğini soruyordu. Ona merak etmemesini, atın bedelini benim ödeyeceğimi söyledim…”

“Siz mi, niçin? Sizin bir suçunuz yok ki!”

“Evet gelen adam da aynısını söyledi. Ama durum öyle değil evlat. Ona dedim ki, dün ben makamda olsaydım atı sahibine geri verirdin. Ama şimdi bu imkansız. Atı sahibine verememenin sebebi benim. Bunun için de onun bedelini benim ödemem gerekir, dedim ve adama atın parasını verdim.”

“Yani diyorsunuz ki adalet bu kadar hassas bir terazi öyle mi?”

“Adalet, haksızlığını gördüğünde kendinin ve en yakınlarının aleyhine bile olsa karar verebilmektir. Bir diğer hikayem ise bir padişahla ilgilidir.”

“Nasıl yani bir sultan hakkında da hüküm verdiniz öyle mi? Yanlış anlamadım değil mi?”

“Yok yanlış anlamadın. Padişah bir olayda şahitlik yapmak için mahkemeye geldi. Padişah ya bana hiç sormadan şahitlik yapacağını sanıyordu. Ancak yanılıyordu. Başımı hafiften kaldırdım. Padişaha baktım.

“Sayın padişahım siz burada şahitlik yapamazsınız. Sizin buna hakkınız yok.”

Padişah şaşırdı. Öfkelendi ilk önce. Adaletin kendisinden üstün olmayacağını sanıyordu. Ancak adalet unvanlar ve makamlar üstüydü. Kim adaleti yıkmaya çalışırsa altında kendisi kalırdı.

Padişaha niçin şahitlik yapamayacağını açıkladım. Ona cemaatle namaz kılmakta ihmalkâr olduğunu ve bunun dinin önemli bir ilkesinde lakaytlığa neden olacağını ileri sürerek bu durumda olan birinin şahitliğinin geçerli olmayacağını belirttim. Padişah şaşırdı. Ama gerekçelerim sağlamdı. Adalet önünde bütün insanların eşit olduğu ilkesi Kur’an’ın en temel kuralıydı ve ben bunu çiğneyemezdim.

Üç kuruşluk dünya menfaati için ahiretimi helak edemezdim.”

Helal olsun bilge insan! Bu çok değerli bir duruş. Benim de yarın bir sultanın katılacağı davam var. Bu bana büyük bir ufuk açtı. Üç kuruşluk dünya menfaati için ahiretimi helak etmeyeceğim.”

Ay bütün aydınlığıyla gökte kendilerine gülümsüyordu. Zaman ilerliyordu. Bilge asasına dayanarak doğruldu. Arkasını döndü. Sessizce dere kenarında ilerleyerek Selim’den uzaklaşmaya başladı. Selim derin bir nefes aldı. Gecenin sessizliğini bozan bir sedayla bilgeye seslendi.

“Efendim kim olduğunuzu söylemeyecek misiniz? Sizin gibi birini örnek almak benim için büyük bir onurdur.”

Bilge durdu. Usulca Selim’e döndü. Unutulmaz ifadelerinden birini daha onun yüreğine fısıldadı.

“Benim kim olduğumu adaletin insanlığı aydınlatan bir fener olduğunu anladığında öğreneceksin. Sana en büyük nasihatim asla adaleti fani bireylerin ihtiraslarına kurban etmemendir. Bu öğüdümü asla unutma evlat!”

Bilgenin sözü bittiğinde ağır adımlarla ondan uzaklaşmaya başladı. Bu arada ay şelalenin üstünden ona göz kırpıyordu.

Çiçeği burnunda hâkim onun arkasından bakarken son bir defa daha seslendi.

“Kim olduğunuzu söyleseydiniz…”

Durdu. Usulca son bir kere daha arkasını döndü. Gülümseyerek baktı. İkinci dersin de bu olsun; kişilere değil adalete odaklan.

Benim kim olduğumdan ziyade ne yaptığımla ilgilen. Kim olursam olayım haksızsam aleyhime hüküm vermekten, haklıysam kim olursam olayım lehime hüküm vermekten çekinme. Adalet budur evlat! Önemli olan kişiler değil kişilerin eylemleridir. Ne zaman kişileri eylemlerinden daha değerli görürsen bil ki zulüm üzeresin. Haydi hoşça kal!” dedikten sonra bilge kayboldu.

“Bilge, bilge…”

Selim birden kendisini yerde buldu. Yatağından düşmüştü. Bir rüyanın içinde olduğunu yerden kalkarken anlıyordu. Gülümsedi. Pencereden sızan ezan sesiyle kendine geldi. Abdestini aldı. Alnını secdeye koydu.

“Allah’ım senin önünde secdeye giden bu alnı hiç kimsenin karşısında eğdirme.”

Selim duasını bitirdikten sonra o günkü davaya hazırdı.

Seyit Ahmet Uzun

Sosyal Medyada Paylaşın

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir