
EN BÜYÜK ENGEL UMUT FELCİDİR
İnsan ne kadar güçlü bir varlık!
İmkânsızlıkların içinde, engellerin boyunduruğunda hayata pozitif bakmayı bilenler asla kaybedenlerden olmamaktadır. Bunu niçin söylüyorum? Engelliler haftası münasebetiyle bu konuya faklı bir bakış açısı getirme çalışmak için bu girişi yaptım.
İnsanı başarıdan engelleyecek hiçbir engel yoktur.
İnsan yeter ki istesin ve azmetsin, zirvelere yol bulur.
Peki bunun örnekleri yok mu? O kadar çok ki, saymakla bitmez. Engelli kardeşlerimizin spor müsabakalarından tutun da, resim, müzik, edebiyat gibi birçok alanda başarıya imza atmış nice isimleri bir çırpıda sayabiliriz. Cemil Meriç, Aşık Veysel, Beethoven,Edison, Şafak Payev, Metin Şentürk…
Bunlar bilinenler. Bir de bilinmeyen ama yaşamındaki zorlukları azmiyle yenen o kadar kardeşimiz var ki, onları takdirle anıyoruz.
Tabi bu konuyu gündeme getirirken bir öğretmen olarak, Türkiye de yüzmede birçok birinciliğe imza atan öğrencimi dile getirmemek haksızlık olur. Salim Yılmaz Anadolu Lisesi öğrencisi Miray Ulaş bedensel engelliler yüzme şampiyonasında 5 dalda birincilik kazandı.
Miray Ulaş azmin ve kararlılığın ne anlama geldiğini göstermesi açısından önemli bir isimdir.
Miray Ulaş, engelin insanın bedeninde değil, duygularında olduğunu göstermesi açısından önemli bir isimdir. Duygularında engel olmayan insanlar, hayata değer katacakları çok şeyleri olduğunun bilincinde hareket ederek, hayatlarını anlamlı kılarlar.
Engelli olmasına rağmen birçok başarıya imza atan insan aslında bize şu dersi vermektedir; insan isterse üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yoktur.
Başarısızlık insanın engeliyle değil, kendine olan inancının özrüyle gerçekleşmektedir.
Engel, bedenin, uzuvların veya zihnin eksikliği değil, özgüvenin eksikliğidir.
İnsanları bir takım engellerinden dolayı küçümseyen, alaya alan, eğlenen insanların kendileri aslında duygu ve vicdani özürlüdür. Çünkü insan olan, insanı hiçbir şekilde hor ve hakir görmez.
Her insan potansiyel olarak engelli olma özelliğine sahiptir. Bu aslında şunu gündeme getirmektedir Hiçbir insan engelli olma ihtimalinden uzak değildir. Bunun için empati duygumuzu geliştirerek engelli durumda olan insanlarımıza acıma duygusuyla değil ama onları anlama duygusuyla yaklaşmamız gerektiği kanaatindeyim.
Empati duygusu, onları hayatta daha başarılı olma yolunda nasıl yönlendirebileceğimizi, onların çalışmalarında onlara nasıl yol açacağımızı, onların başarılı oldukları durumlarda onları nasıl takdir edeceğimizi düşünmektir.
Burada kendisini takdirle andığım bir kardeşimi de gündeme getirmek istiyorum; İzzet Eker.
Eker Test’lerin fikir babası ve kurucusu. Kendisini Gaziantep’in Nizip ilçesinde tanımıştım. Öğretmen arkadaşımdı. Aynı zamanda çok yetenekli bir kaleciydi. Öğretmenler arası müsabakalarda aranan isimdi izzet Eker. Fakat bir gün feci bir kaza geçirdi. İki ayağı felç oldu. Tekerlekli sandalyeye mahkum oldu.
Fakat arkadaşımız bu kazanın kendisini hayattan koparmasına izin vermedi. Karamsarlık inançlı bir insana yakışmazdı. O da kendisine yakışanı yaptı. İlk önce Facebook sayfasıyla adını duyurdu. Yıllık planlar, günlük planlar, üniteler derken, www.izzeteker.com geldi. Sonra ise Eker Test ile marka oldu.
İzzet Eker bir markadır.
İşte hayatı engellerin darağacına mahkum etmeyenler, başarı zirvesini zorlamaktadırlar.
Ama öz güvenlerini kaybedenlerin engelli olup olmaması önemli değildir. Çünkü onlar başarılı olamazlar.
En büyük engel, tembelliktir.
Ben insanım potansiyel engelli
İnsan olan bunu görebilmeli
Engelli elinden tutabilmeli
Ki ellerinden tutunabilmeli
Duyguları kötürümleşmiş insanların hayata verebileceği hiçbir şey yoktur. Bu anlamda en büyük engellerden bir diğeri de duygusuzluktur, vicdansızlıktır.
Bir yanıt yazın