
Giyindiğin o yas elbisesi
Hiç olmadığı kadar yakıştı sana
Ey karalar bağlayan Kâbe
Yüzümüz kara hem de çok kara
Girmesi yasak nice necisler
Yürüdüler yolunda güle oynaya
Gittiler ceplerinde milyar dolarlarla
Gazze kan ağlarken
Yetimleri muhtaçken
Evleri barkları yıkıkken
Kadınlar cahiliye kültürüne özenti
Saçlarını sallayarak karşıladı
Savaş çığırtkanlarını dans ederek
Ah Kâbe sen değil misin
Devrimci hacıların ev sahibi
Sen değil misin zalimlerin hasmı
Ah Kâbe sana ne oldu söyle
Ne hale getirdik seni böyle
Kapitalizmin çıkar çarkında sermaye
Gökdelenlerin gölgesinde cüce
Kurban ettik seni dolarların malikine
Oysa sen
Emperyalistlerin korkulu rüyası
Oysa sen
Şeytanlaşmıs varlıkların taşlandığı makam
Oysa sen
Nefsin Allah’a kurban edileceği zaman
İhram, tavaf, vakfe birer sembol
İsmail, kurban, cemre, say
Takvaya giden sırlı birer yoldu oysa
Ne oldu sana ey Kâbe ne oldu
Senin manzaranda bir resim
Birkaç şişe zemzem, birkaç hurma
Tespih ve takkeden ibaret kaldın
Oysa sen İslam’ın güçlü pazusu
Dünya Müslümanlarının güç alanı
Birlik ve beraberlikle mazlumların hamisi
Sen, Allah’ın göz bebeği, sevdiği makam
Bitsin artık esaretin ve yasın
Ümmet seni bağrına bassın
Seyit Ahmet Uzun
Bir yanıt yazın