Ey Muhammed yıktın putları bir bir
Ne Lat kaldı ne de Uzza
Kâbe temizlendi tüm kirlerinden
Tertemiz bir sayfa açılmıştı Asrı Saadetle
Yıllar ve asırlar geçti üzerinden
Yeni putlar hortladı dünyamızda
Kimisi gönlümüzün ta derinlerinde
Heva, heves ve nefis diyelim
Kimisi kasaların gizeminde
Kimisi de makamların kudretinde
Yaşıyoruz inancımızla birlikte
Hani onlar da inanıyordu ya Allah’a
Şefaatçi kılıyorlardı sözde tanrıları
Tanrılar helvadan putlar
Dilediğimizde yediğimiz
Yücelttiğimiz dinlediğimizde
Birlikte mutlu mesut yaşadığımız
Alnımız secdede kalbimiz makamda
Makam bir geçit ince bir çizgi
Sınırında kulluğun veya tanrılığın
Anlamı saklıdır yüklediğin misyonda
Para ne çok yakışıyor tanrılığa
Yaşadığımız sanal ve gerçek dünyada
Kişilikler alınıp satılıyor pazarda
Bir pazar ki insan mezadı
Nice doğrular eğrilirken karşısında
Eğriler doğruluk makamında
Sermaye, güç ve saltanat yoksunsa adaletten
Karun, Haman ve Firavun üçlü şeytan
Cirit atıyorlar kalkmış mezarlarından
Hepsi ayrı bir dilde haykırıyor ve korkutuyor
Korku bir bela güçsüz yüreklerde
Hükmedici bir güçtür yeni ilahlar sessizce
La kalkanı nakış nakış işlenen bir kalp
Sermayesi olmaz insan mezadı pazarların
Bir kalp ki tevhidin aşkıyla sırılsıklam
Göz kırpmaz hiçbir sahte ilaha
Sermaye, güç ve saltanat bir vesile
Yönelmek için kudreti ilahiye
Seyit Ahmet Uzun
Bir yanıt yazın