
Sevimli Tavşan Reki Hayallerinin Peşinde
Bir varmış başka hiçbir şey yokmuş. Allah her şeyi yaratmış, yaratılışını güzel yapmış. Hayallerinin peşinden koşanları da çok ama çok sevmiş.
Evvel zaman içinde zaman zaman içinde pembe tüylü güzel bir tavşan yavrusu bizim masalın içindeymiş. Bu tavşanın adı Reki’ymiş. Reki, arkadaşı Ağustos böceği Cece’nin keman çalmasını çok seviyormuş. Onu dinlerken çok mutlu oluyormuş.

Yine bir gün ormanda gezerken keman sesi duymuş. Hemen o tarafa doğru koşmaya başlamış. Kelebek Renkli Kanat, bal arısı Balbi, sincap Yumuşak Tüy de onunla birlikte sese doğru gidiyorlarmış.
Kemanın büyüleyici bir sesi varmış. Tepeden Cece’nin olduğu yere bakmışlar. Bakmışlar bakmasına ama gördüklerine inanamamışlar. Hepsinin gözleri fal taşı gibi açılmış. Birbirine şaşkın gözlerle bakmışlar.
Reki, yanındaki arkadaşı Yumuşak Tüy’e;
“Benim gördüklerimi sen de görüyor musun?” demiş. Yumuşak Tüy, gözlerini ovuşturmuş.
“Evet Reki hem de çok iyi görüyorum.” demiş.
Dört arkadaşın tam karşısında kalabalık bir topluluk varmış. Bir derenin kenarındaki ağacın altında büyükçe bir sahne kurulmuş. Cece sahnenin ortasında, elinde kemanı müzik ziyafeti veriyormuş. Kalabalık toplulukta onu dinliyormuş. Aslanlar, ayılar, geyikler, zürafalar, filler, maymunlar, tavşanlar ve daha bir sürü hayvan onun eşsiz müziğine kulak vermişler. Kuşlar da sahnenin üstünde Cece’ye eşlik ediyorlarmış . Masmavi gökyüzünde bembeyaz bulutlar da gölgelik yapıyormuş.

Reki bu muhteşem manzaraya hayranlıkla bakmış.
“Allah’ım ne güzel bir yetenek!” diye ona olan sevgisini dile getirmiş. O sırada kendi kendine konuşmaya başlamış.
“Ben de keman çalacağım ve herkes beni hayranlıkla dinleyecek! Onun gibi yeteneğimi geliştireceğim.” demiş.
Reki’nin bu sözünü duyan Balbi gülümsemiş. Ama bu gülümsemesi asla arkadaşını alaya almak için değilmiş. Onun kemana olan ilgisine gülümsemiş. Ancak onun güldüğünü gören Reki üzülmüş. Arkadaşının kendisiyle alay ettiğini sanmış. Ona bir şey demeden üzgün bir şekilde oradan ayrılmış.
Üç arkadaş şaşkın gözlerle birbirine bakmış. Renkli Kanat;
“Balbi niyetin belki kötü değildi ama o davranışın yanlış anlaşılmaya müsaitti. Bence ondan özür dilemelisin.” diyerek arkadaşlar arasındaki sevgiyi güçlendirmek istemiş.
Sevgi dolu arkadaşlık dünyanın en büyük hazinesinden daha değerliymiş.

Renkli Kanat’ın sözünü dinleyen Balbi hemen kanatlarını çırparak Reki’nin arkasından uçmuş. Biraz sonra onu bir çınar ağacının altında üzgün bir şekilde bulmuş. Karşısına geçmiş.
“Reki, senden özür dilerim. Niyetim asla seni üzmek değildi. Demek ki bazen sözlerimiz ve davranışlarımız farkında olmadan kırıcı olabiliyor. Bundan sonra daha dikkatli olacağım. Hakkını helal et arkadaşım!” demiş.
Onun bu samimi sözleri Reki’yi etkilemiş. Gözyaşlarını silmiş. O da;
“Balbi sen de kusura bakma! Senin niyetini anlamadan hemen sözlerinden alınganlık yaptım. Seni dinlemem gerekiyordu. Sen de beni affet arkadaşım!” diyerek birbirine olan sevgilerini sağlamlaştırmışlar. Balbi;
“Bak Reki, biraz önce söylediğin söz gerçekten çok önemliydi. Kendin için bir hayal belirledin. Kemanı çok güzel çalmak istediğini ifade ettin.
Hayallerimiz geleceğimizi belirler. Sen de hayalinin peşinden koş! Ama asla pes etme!” dedikten sonra izin alıp oradan uzaklaşmış.
Reki o günden sonra keman dersleri almaya başlamış. Ormanın keman sanatçısı Cece, ona öğretmenlik yapıyormuş.
Reki, kemanı eline alıp ilk çalmaya başladığında kemandan çok kötü sesler çıkıyormuş. O sesleri duyunca Reki kemanı bırakıp ağaçtan evinden çıkmış. Bir derenin kenarına gitmiş.

“Balbi boşuna bana gülmemiş. Kemandan böyle kötü ses çıkarana gülünmez de ne yapılır? Sen kim keman çalmak kim?” diyerek kendi kendine kızmış. Ama o esnada Cece tam karşısında kendisini dinliyormuş. O da gülümsemiş.
“Reki, hiçbir sanat kolay öğrenilmez. Ama öğrenmek asla imkansız da değildir. İlk adımda pes eden birinin başarıya ulaşması mümkün değildir. Ben yıllar süren deneyimden sonra böyle usta sanatçı oldum. Sen de başarmak istiyorsan yılmayacaksın! Pes etmeyeceksin!
Başarı; kararlılık ve düzenli çalışmanın ödülüdür. Bunu asla unutma!” diyerek öğrencisine cesaret vermiş. Reki o günden sonra hiç yılmamış. Çalışmış, çalışmış, çalışmış.

Reki, bazen dere kenarında bazen ormanın sessiz yerlerinde keman çalmaya başlamış. Yine bir gün sabah güneş doğarken derenin kenarında keman çalmaya başlamış. Reki hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyormuş. Çok güzel çalıyormuş. Öylesine dalmış ki hiç kimseyi gözü görmüyormuş. Nihayet çalmayı bitirdiğinde birçok yerden alkış sesi gelmeye başlamış. Balıklar dereden alkışlıyormuş. Maymunlar ağaçların üstünden alkışlıyormuş. Kuşlar kanat çırparak tebrik ediyormuş. Keman sesini duyan mutlu orman sakinleri hep oraya toplanmış. Herkes onu dinliyormuş. Balbi de tam karşındaymış.
“Reki seni tebrik ederim! Kendini çok geliştirmişsin. Hayalinin peşinden koşanlar mutlaka başarıya ulaşıyormuş.” diyerek arkadaşının başarı sevincini paylaşmış. Ve ormanının her tarafından; “Reki, Reki, Reki!” sesleri yükseliyormuş.
Gökten üç elma düşmüş. Birisi hayali olanların, diğeri hayalinin peşinden koşanların üçüncüsü de bu masalı okuyanların ve dinleyenlerin başınaymış.
Seyit Ahmet Uzun
Bir yanıt yazın