FEDAKARLIK BÜYÜK BİR ERDEM

FEDAKARLIK BÜYÜK BİR ERDEM

Feda ve kar kavramlarının izdivacından müteşekkil bir erdem. Feda ederek elde edilen kazanımdır fedakarlık

Feda etmek herhangi bir dava, inanç, ülkü, ideal uğruna insanın bazı isteklerinden, duygu ve eylemlerinden, kazançlarından vazgeçmesidir.

Fedakarlık ise bu vazgeçmeyle elde edilen kazanımdır.

Allah için canını, malını, vaktini, ailesin, nefsini feda eden insan kazanım olarak Allah rızasını ve akabinde cenneti kazanır.

Böyle fedakarlığa can kurban.

Şehit Allah rızası için canını feda eder. İnançlı insan, nefsin ve şeytanın kabarttığı duyguları feda eder.

Aslında fedakarlık insanın daha büyük bir ideal için bazı gereksinimlerinden vazgeçmesidir.

Bedelini ödemediğimiz yani kendisi için fedakarlıkta bulunmadığımız hiçbir şeye gerçek anlamda sahip olamayız.

İman; duygu, düşünce ve eylemlerden fedakarlık ister. Namaz için uykudan, oyundan, zamandan, eğlenceden, işten…

İnfak; maldan, kazançtan…

Cihat; maldan, candan, aileden ve dünyadan…

Bu kısa giriş bize aslında fedakarlığın ne olduğunun veya olması gerektiğinin ipucunu vermektedir.

Cennet mutluluğu için dünya zevklerinden vazgeçebilmek imanın kazandırdığı bir fedakarlıktır.

Dostluğun fedakarlığı ise dost dediğin insan için birçok şeyi göze alabilmektir. Bu fedakarlığı ise Yermük savaşında görmekteyiz.

Savaş sona ermiştir. Cenk meydanı şehit ve gazilerle doludur. İbret verici olayı Huzeyfe anlatmaktadır. Amcamın oğlu Haris’i gördüm. Su istemektedir. Hemen su kırbasını kaptığım gibi yanına gittim. Tam suyu içecekti ki az ileride İkrime’nin su feryadını duydu. Gözlerime baktı. Onu işaret etti. Vakit geçirmeden İkrime’nin yanına gittim. Bu sefer tam suyu ona içirecektim ki bir başka gazinin Iyaş’ın su istediğini duyduk. İkrime de onu işaret etti. Ona götür, diyordu. Su kırbasıyla bir koşuda onun yanına gittim. Yanına vardığımda son nefesini veriyordu. “Allah’ım, biz senin inancın uğruna canımızı feda etmekten kaçınmadık. Bizi şehitlik mertebesinden esirgeme. Hatalarımı affeyle!”

Suyu içemeden şehit oldu. Hemen İkrime’nin yanına gittim. Ona suyu vermek istedim. O da içemeden şehit oldu. Bu sefer amcamın oğlu Haris’in yanına gittim. Bari suyu ona vereyim dedim. O da suyu içemeden şehit oldu. Kardeşlik işte böyle bir duyguymuş. Onun için en değerli şeyden fedakarlık edebilmekmiş.

Bu olay bize fedakarlığın nelere güç yetirebileceğini anlatması açısından oldukça önemlidir.

Ailede mutluluğun en temel unsurlarından birisi de fedakarlık etmektir. Birisi öfkelendiği zaman diğerinin öfke duygusundan fedakarlık ederek ortamdan uzaklaşması aile huzurunun en temel kazanımıdır.

Aile hayatı cennet değildir eşler de melek… Ancak ailenin cennet olabilmesinin yolu eşlerin birbirine tahammülü ile mümkündür. Anlamadan önce yargıladığımız insan için fedakarlık yapmamız mümkün değildir. Son yıllarda evlilik oranlarından ziyade boşanmaların çoğalmasının sebebi de bu tahammülsüzlük yani eş için fedakarlıklar yapamamak olsa gerek.

Bir başka husus ise fedakarlığın insana irade gücü kazandırması açısından önemlidir. Vahyin ilk dönemlerinde Hz. Peygambere gece namazının farz kılınmasının sebebi kendisine büyük bir sorumluluğun yüklenecek olmasıdır. Yani büyük sorumluluk alacak insanların aynı zamanda büyük fedakarlıklara da talip olması gerekir. Fedakarlık yapamayacak zayıf karakterli insanların herhangi bir sorumluluğu veya büyük idealleri taşıyacak güçte olmadığı aşikardır. Bu açıdan feda akidesi aslında imani bir sorumluluktur.

Bunun en büyük örneklerinden birisini Hz. Yusuf’ta görmekteyiz. İmanı için özgürlüğünü feda ederek şöyle demiştir; “Ey Rabbim! zindan bunları beni çağırdığı şeyden daha hayırlıdır.” Nefsin anlık arzu ve şehvet akıntısına kapılmak imani fedakarlıktan uzak bir tutumdur. Bunların yanı sıra makam, mevki, şan, şöhret, para gibi tutkulara esir olmak da aynı şekilde imanın fedakarlık yapılamayacak kadar değersiz olduğunu göstermesi açısından önemlidir. İnsanların çoğu bu viyadüklerde ağırlıklarını kaybetmektedirler.

İnsan için en büyük fedakarlık, uğruna vazgeçileceği bir davasının olmasıyla alakalıdır.

Dünya çapında büyük başarılara imza atan insanlara baktığımız zaman onların bulundukları zirveye gelmelerinin öyle kolay olmadığını hayat hikayelerinden öğrenebiliyoruz. Belli fedakarlıkları göğüsleyerek ancak o kazanımı elde edebiliyorlar.

Fedakarlıklar nelerden yapılmaktadır?

Duygulardan; Öfke, sevgi, nefret… Daha çok sevdiğimiz bir değer için daha az değerli olan şeyin sevgisini terk edebilmektir.

“Müşrik kadınlar iman etmedikçe onlarla evlenmeyin! Mümin bir cariye, hoşunuza giden hür bir müşrik kadından daha hayırlıdır! Mümin kadınları da, onlar iman etmedikçe, müşriklere nikâhlamayınız; Mümin bir köle hoşunuza giden hür bir müşrikten daha hayırlıdır.” Bakara/221

İnsanın inancı için yapacağı fedakarlığı göstermesi açısından önemli bir ayettir.

Eylemlerden; uyku, yemek, oyun, eğlence… Namaz uykudan hayırlıdır, hadisiyle aslında namaz için uyku gibi unsurlardan fedakarlık yapılması gerektiği bildirilmektedir.

Kazançlardan; İnsanın sahip olduğu zenginliği ihtiyaç sahiplerine verebilme erdemini göstererek sahip olduğu imkanlardan fedakârlık yapması belirtilmektedir.

Candan; Allah yolunda mücadele ederek insanın gerektiği zaman canından vazgeçebilmesidir.

Seyit Ahmet Uzun

Sosyal Medyada Paylaşın

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir